'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri 'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri

'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri

'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri

22/08/2019 15:30

Makale: 'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri
BU HABERİ
PAYLAŞ

Araştırmacı Mesut Özcan tarafından kaleme alınan ve İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) tarafından yayımlanan, "'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri" başlıklı makaleyi okuyucularmıza sunuyoruz:

'Akıllı Savaş’ Dönemi ve Ulusal Güvenlik Konseptleri

Soğuk Savaş dönemine damgasını vuran silahlanma yarışı iki kutuplu sistemdeki rekabeti tırmandıran en önemli unsurlardan biri oldu. İki rakip aktörün bu dönemde nükleer silahları taktiksel bir caydırıcılık unsuru olarak kullanması, Kenneth Waltz’un da belirttiği gibi iki kutuplu sistem içerisinde bir dengeleme ile sonuçlandı.

Nükleer silahların iki blok arasında ortaya çıkardığı caydırıcılık, temelde ABD’nin 1950’lerden itibaren Sovyetler Birliği karşısında uyguladığı birinci dengeleme stratejisinin de önemli bir ayağını oluşturdu.

Buna paralel olarak 1957’den itibaren ortaya çıkan “uzay rekabeti” taraflar arasındaki mücadele alanını farklı bir boyuta taşıdı. Sovyetler Birliği’nin uzay çalışmalarını başlatması, Amerikalı karar vericiler arasında geriye düşme korkusuna yol açtı.

Sputnik I uydusunun uzaya ulaşması bu noktadaki korkuyu daha da derinleştirdi. Aynı dönemde ABD yönetiminin Asya’da komünizmin yayılmasını önleme gerekçesiyle girdiği Vietnam Savaşı’nda yaşadığı kayıplar hem içeride hem de küresel alanda ciddi tartışmalara sebep oldu. Bu tartışmalara Sovyet uydusunun kazandığı başarının eklemlenmesi üzerine ABD, uzay alanında yeni çalışmalara hız verdi ve 1958’de başlattığı uzay çalışmalarını sonraki 10 yıl içerisinde daha da geliştirmek için ciddi yatırımlar yapmaya başladı.

ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzay rekabeti bir anlamda Soğuk Savaş’ın önemli bir parçasına dönüşürken, bu rekabetin günümüzde de hâlen kullanımda olan iletişim, uydu ve roket teknolojilerinin gelişimine önemli etkileri oldu. Diğer taraftan uzay yarışı temelde tarafların birbirine üstünlük sağlamak için odaklandığı bir girişimdi.

ABD’nin Sovyetler Birliği’ne nazaran uzay rekabetini daha programlı ve bütünleşik bir stratejiye oturtması ve bu alandaki yatırımları öncelemesi, 1970’li yıllara gelindiğinde üstünlüğünü tahkim etmesini kolaylaştırdı. Bu süreçte Sovyetler Birliği’nin uzay programının farklı kurumlar tarafından yürütülmesinin ortaya çıkardığı sorunlar ve ekonomik altyapısının yetersizliği, bu rekabetten zayıflayarak çıkmasına neden oldu.

Buna paralel olarak iki kutuplu sistemdeki silahlanma yarışının 1960’ların ikinci yarısından itibaren yerini yumuşama dönemine bırakması, sıcak çatışma riskini azaltıcı bir etki doğurdu. Bu durum Amerikalılar açısından ikinci bir dengelenmenin ortaya çıkmasını kolaylaştırırken, uzun süre askerî alanla sınırlı kalan rekabetin de farklı alanlara yayılmasının önünü açtı.

ABD bu dönemde özellikle bilimsel, teknolojik, ideolojik ve kültürel rekabet düzeyini artıran bir politikaya yöneldi. Bu alandaki girişimler Sovyetler Birliği’nin gerilemesinde kaldıraç etkisi görürken, Soğuk Savaş’ın kazanılmasına da yardımcı oldu.

Bugün ise Çin’in ekonomik yükselişi ve Rusya’nın yeniden bölgesel konumunu güçlendirmesinin küresel sistem üzerinde baskılayıcı bir etki yapması, küresel güçler arasındaki mücadelenin boyutları ve nasıl şekilleneceği noktasındaki tartışmaları önemli hâle getirdi.

Makalenin devamına Savunma Sanayii Dergilik mobil uygulaması akademi bölümünden ulaşabilirsiniz.