Dünya ülkeleri çip yatırımlarını artırıyor Dünya ülkeleri çip yatırımlarını artırıyor

Dünya ülkeleri çip yatırımlarını artırıyor

Dünya ülkeleri çip yatırımlarını artırıyor

12/06/2023 17:50

Bütün modern cihazlarda yer alan çipler günümüz teknolojik ürünlerinin en önemi bileşenleri arasında yer alırken, gelişmiş ülkeler çip üretimini artırmak için hızla yeni yatırımlara yöneliyor
BU HABERİ
PAYLAŞ

Ülkeler arasında önemli bir rekabet alanı olan yarı iletken (çip) yatırımları her geçen yıl atıyor. Toplam üretimin yüzde 70’inin Doğu Asya’da gerçekleştirildiği söz konusu alanda salgın sonrası artan ihtiyaç şimdilerde gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bir biri ardına yatırımların hayata geçmesine yol açtı. Sadece Çin’de 2018 ile 2023 arasında 52 çip fabrikası faaliyete geçirilirken Güney Kore’de toplam maliyeti 55 milyar doları bulan üç yıllık bir süper teşvik paketi hazırlandı. AB ise 33 milyar euro harcanmasını öngören Cip Yasası’nı kabul etti. Türkiye’de yarı iletken malzeme üretimi konusunda ise ilk öneriler 2007 yılında Elektronik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda yer aldı. Geçen süre içinde bazı kahramanlar yarı iletken üretimine başladı. Bu alanda kurulan şirketlerin sayısı bir eldeki parmak sayısını geçemedi. Uzmanlar, bu alanda ilk yatırımların devlet desteği ile hayata geçmesi gerektiğini ifade ediyor.

DÜNYA ÇİP SAVAŞI

İkinci Dünya Çip Savaşı’nın ilk işaretleri 2018 yılının yaz aylarında ortaya çıktı. Çin’in 2014 yılında 2025’e kadar 150 milyar dolarlık yarı iletken yatırımı yapacağını açıklamasından sonra ABD yönetimi bazı çiplerin Çin’e ihracatını yasakladı. İki ülke arasındaki gerginlik ABD’nin Çin’in ihraç ettiği bazı malların gümrük vergisini yükseltmesinden sonra daha arttı. ABD’nin Çin’in ZTE ve Huawei şirketlerine ve bu şirtketlerin yöneticilerine bazı yaptırımlar uygulaması gerginliği daha da tırmandırdı. ABD yönetimi Çin ile Tayvan arasında yeni bir gerginlik ortaya çıktığında yeni önlemler aldı ve 2022 Ağustos ayında çip üretimini geliştirmek için 52.7 milyar dolarlık harcama yapılmasını öngören yasa kabul edildi. 21 Ekim 2022’de yürürlüğe giren önlemler ile ABD vatandaşlarının ve yeşil kart sahibi olanların Çin şirketlerinde çalışması yasaklandı. Ayrıca 36 Çin teknoloji şirketi ile ticari ilişkisi olan şirketlere yaptırım uygulanacağı açıklandı. Bu açıklamanın ardından çip makineleri üreten Hollanda’nın ASML şirketi, İngiltere’nin çip üreticisi ARM şirketi ve Japon yarı iletken üreticileri de Çin’e makine ve yarı iletken malzeme satmayacaklarını açıkladı. Böylece Çip Savaşı daha da yaygınlaşmış oldu.

Birinci Dünya Çip Savaşı ise geçen yüzyılın 80’li ve 90’lı yıllarında yine Uzakdoğu’da yaşanmıştı. 70’li yıllarda dünya çip üretiminin yüzde 60’ını ABD, yüzde 15’ini Japonya yapıyordu. Japonya araştırma ve üretim alanında atılım yapıp, dünya üretimin yarısını yapmayı başarınca, üretimdeki payı yüzde 35’e gerileyen ABD, gümrük vergilerini yükselterek ticaret savaşını başlatmıştı. Sonraki yıllarda her iki ülkenin de dünya üretimindeki payları gerilediği için bu ticaret çekişmesi hızını kaybetmişti.

TAYVAN GERİLİMİN YATIRIMLARA ETKİSİ

Pandemi sırasında çipteki tedarik zincirinde aksamalar yaşanması ve Tayvan gerilimi nedeniyle ABD’nin aldığı önlemler büyük ülkelerde çip yatırımlarına hız verdi. Bu hızlanmanın başlıca nedenleri ise şunlar oldu:

• Dünya çip üretiminin yaklaşık yüzde 70’i Doğu Asya ülkelerinde yapılıyor. Bu bölgede ABD ile Çin arasında Tayvan nedeniyle ortaya çıkan siyasi, ekonomik ve askeri gerilimlerin, çiplerin üretimini ve ithalatçı ülkelere ulaştırılmasını aksatacağı yönündeki endişeler üretimdeki “yerelleşme” eğilimlerini güçlendirdi.

• Çipler otomotiv, beyaz eşya, makine ve elektronik sanayilerinde önemli bir girdi konumunda olduğu için çip tedarik zincirindeki kopma ve aksamalar sanayi üretiminin düşürebiliyor. Bu nedenle özellikle G-20 üyesi ülkeler çipleri kendi ülkelerinde üretmeyi amaçladı.

• 2015 sonrasında dünya dış ticaretinde korumacılık eğiliminin güçlenmesi, çiplerde de “yerli ve milli” üretiminin gündeme gelmesi ile sonuçlandı.

• Elektronik sistemler ve tedarik, bu ülkelerdeki sorunlar veya bunların yüksek fiyatları, tüm sektörlerin üretimini, verimliliğini ve ekonominin büyümesini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle ekonomi yönetimleri elektronik, mekatronik ve makine sanayilerini yerelleştirmeye ve dış ülkelerdeki şirketlerine ise “yuvaya dönüş” çağrısı yapmaya öncelik verdi.

ÜLKELERE GÖRE YENİ ÇİP YATIRIMLARI

2022-2023 döneminde projeleri hazırlanan veya fabrika binası inşaatına başlanan önemli çip yatırımları ülkelerine göre şöyle sıralanıyor:

ABD: Bu ülkede 2022’de kabul edilen Çip ve Bilim Yasası ile ABD’nin yarı iletken malzeme üretiminde tekrar liderliğe yükselmesini amaçlanıyor. Son 30 yılın bu en büyük sanayi atılımında sağlanacak teşvik ve diğer destekler, Çin ile üretim ilişkisini devam ettiren şirketlere verilmeyecek. Şirketlerin teşvikleri amaçlanan konular dışında kullanımını önlemek ve denetlemek için 50 kişilik bir müfettiş kadrosu görev yapacak.

ABD’nin en büyük IP şirketleri olan Intel, Qualcomm, AMD (Advanced Micro Devices), Micron ve Nvidia ülke içinde yatırım yapmak için projeleri hazırladı. 60’lı yıllardan bu yana çip üreten Intel yönetimi AB üyesi Almanya, İtalya, Fransa, İrlanda, İspanya ve Polonya’da yapılacak yatırımların toplam değerinin 33 milyar euroyu bulacağını açıkladı. 2030’a kadar yapılacak yatırımların toplam olarak 80 milyar euroya ulaşacağı hesaplandı. 2014’de iflasın eşiğine gelen AMD, ürün farklılaştırması sayesinde yeni bir gelişme ivmesi kazandı.

Qualcomm ve Nvidia şirketleri ise inovasyona öncelik vererek pazar paylarını büyüttü. Micron Technologies şirketi, 1978’de dört mühendis tarafından danışmanlık şirketi olarak kurulmuştu. Patates ticareti ile milyarder olan J. R. Simplot’un desteği ile bir yarı iletken fabrikasını faaliyete geçiren girişimciler bellek çipleri konusunda uzmanlaştı. Micron, 2022 yılında geliştirdiği üç boyutlu ve 232 katmanlı 3D NAND çipini piyasaya sürdü ve 2030 kadar toplam 40 milyar dolarlık yatırım yapmayı planladı. Koreli Samsung şirketi ise Texas’ın Austin şehrinde 17 milyar dolar harcayarak yeni bir çip fabrikası kuracağını açıkladı. Manufactirng USA adlı kamu kuruluşu ise çip yatırımlarına destek vermek üzere 2023 yılı içinde üç araştırma enstitüsü kurmayı kararlaştırdı.

ÇİN: Çin’de 2018 ile 2023 arasında 52 çip fabrikası faaliyete geçirildi. Fabrika kuran girişimcilere aşırı ölçüde cömert yeni nesil teşvikler verildi. Teşvikler arasında 10 yıllık kurumlar vergisi bağışıklığı da vardı. Planlanan ancak özel girişimcilerin üstlenmediği projeleri devlet hayata geçirdi. 100 büyük çip şirketinin 40’ı devletin sermaye koyması ile kuruldu. Tümleşik Devreler Fonu’nun (Integrated Circuit Fund) 2030’a kadar çiplerle ilgili toplam 150 milyar dolarlık yatırım harcaması yapacağı açıklandı.

TAYVAN: TSMC (Taiwan Semiconductor Manufactoring Company) 2021’de 30 milyar dolarlık yatırım yaptıktan sonra 2022 ve 2023 yılları için 40 milyar dolarlık yatırımı gerçekleştirmeyi hedefledi. TSMC’nin kurduğu fikri mülkiyet kitaplığında sektörle ilgili bilimsel çalışmalar ve şirketin üretim yelpazesi ile ilgili bilgiler yer alıyor. Alıcılar bu kitaplığı inceleyerek kendi ihtiyaçları için en uygun çipleri seçebiliyor.

AVRUPA BİRLİĞİ: 2030’a kadar çiplerle ilgili araştırma-geliştirme, işgücü eğitimi ve üretim faaliyetleri için toplam 33 milyar euro harcanmasını öngören Çip Yasası, 8 Şubat 2022’de kabul edildi. Çip yatırımlarının 2030 yılına kadar 80 milyar euroya ulaşması planlanıyor.

FRANSA: Intel’in ve AB’nin yatırımları dışında bu ülkede “Electronique 2030” programı çerçevesinde kurulacak yarı iletken tesisleri için 5.6 milyar euro harcanacağı belirtildi.

ALMANYA: Türkiye’de de yatırımı bulunan Alman Bosch şirketinin kuracağı çip tesisinin 3 milyar euroya mal olacağı hesaplandı. Intel Almanya’da kuracağı çip fabrikası için 17 milyar dolarlık yatırım kararı aldı. Çip yatırımlarının 2030’a kadar 50 milyar euroya ulaşacağı tahmin ediliyor.

İSPANYA: Hükümet, çip üretimi için beş yıl içinde 12.4 milyar euro yatırım yapılmasını öngören projeyi onayladı. Bu yatırım ile otomotiv sektörünün rekabet gücünün artırılması hedefleniyor.

HOLLANDA: İç pazarı geniş olmayan Hollanda çip imal eden ve bir tanesi 140 milyon dolara satılan makinelerin yapımına odaklandı. Genç girişimcilerin kurduğu orta boy şirketler ise yarı iletkenlerin enerji, sağlık, otomotiv ve diğer sektörlerdeki kullanımı konusunda uzmanlaştı.

JAPONYA: 80’li yıllarda çip üretimindeki liderlik için ABD’ye karşı kıyasıya bir mücadele veren Japonya’da 2000 yılından sonra gerekli modernleştirme yatırımlarının ancak bir bölümü yapılabildi. Bu tür malzemelerin üretimi için Sony şirketi Tayvanlı TSMC şirketi ile işbirliğine giderken, Kumamato şehrinde 8.6 milyar dolarlık bir yatırım başlatıldı. Ağustos 2022’de ise devletin öncülüğünde altı çokuluslu sanayi şirketi ve iki büyük bankadan oluşan konsorsiyum, 2027’ye kadar çip üretimi için 50 milyar dolar yatırım harcaması yapmayı planladı.

GÜNEY KORE: 2021 yılında K-Kuşağı Yarı İletken Stratejisini açıklayan Güney Kore’de toplam maliyeti 55 milyar doları bulan üç yıllık bir süper teşvik paketi hazırlandı. Bir ABD askeri üssünün bulunduğu garnizon şehri Pyeongtaek’te Samsung şirketinin kurma kararı aldığı altı çip üretim hattından üçüncüsü geçen Temmuz ayında tamamlandıktan kısa bir süre sonra dördüncüsünün inşaatına başlandı. Kalan iki üretim hattının faaliyete geçirilmesi için toplam 74.3 milyar dolar harcanacak. Samsung’un yıllık yatırım harcaması 15 milyar doları buluyor. SK Hynix şirketinin kurmaya başladığı fabrikanın 11 milyar dolara mal olacağı hesaplanıyor. Güney Kore’de 10 yıl içinde yarı iletken araştırmalarında ve üretiminde uzmanlaşacak 150 bin mühendisin yetiştirileceği açıklandı.

HİNDİSTAN: Tayvan şirketi Foxconn ile Hindistan büyük sermaye gruplarından Vedanta’nın ortalığıyla kurulacak yarı iletken fabrikası 19.8 milyar dolara mal olacak. Tata Şirketler Grubu ise yarıi letken üretimi konusunda uzman Japon Renesas şirketi ile işbirliğine hazırlanıyor.

TÜRKİYE’DE ÇİP FABRİKASI KURMANIN ZAMANI GELDİ

Türkiye’de yarı iletken malzeme üretimi konusunda ilk öneriler, 9. Beş Yıllık Plan için 2007 yılında rapor hazırlanan Elektronik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda yer aldı. Geçen süre içinde bazı kahramanlar yarı iletken üretimine başladı. Bu alanda kurulan şirketlerin sayısı bir eldeki parmak sayısını geçemedi. Komisyon raporlarındaki çözüm önerilerine rağmen 10. Plan’daki 24 Dönüşüm hedefi içinde “dijital dönüşüm” hedefine yer verilmedi. 2015’te Kalkınma Planı hedefleri için yeniden toplanan Elektronik Özel İhtisas Komisyonu tarafından yapılan öneriler daha somuttu ama yıllar bir yarı iletken malzeme (kısaca çip) ekosistemi kurulamadan geçti. Bilim Sanayi ve Teknoloji bakanlığı görevini üstlenen Fikri Işık ve Faruk Özlü’nün çabaları da bu tür bir yatırımın başlatılmasını sağlayamadı.

İLK ADIMI DEVLET ATMALI

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Aralık 2022’de katıldığı bir açılış töreninde bu tür bir yatırımı Arçelik’in gerçekleştireceğini düşünerek şu öneriyi yaptı: “Bence bir çip yatırımı yapmak Arçelik’e yakışır. Gelin beraber çalışalım, biz verebileceğimiz desteği verelim. Çip yatırımını Arçelik ile beraber ülkemize kazandıralım.” Bu öneriye Arçelik’ten henüz somut bir cevap gelmedi. Çünkü aşağıdaki nedenler bu tür bir yatırımın bir büyük şirket tarafından tek başına yapılmasını zorlaştırıyordu:

• Çip üretim tesisinin tamamlanması dört yıl sürebilir.

• Bu süre içinde 5 ile 10 milyar dolar arasında bir yatırım harcaması gerekebilir.

• Yatırılan sermayenin geri dönüş süresi beklentileri aşabilir. Örneğin Finlandiya’nın ünlü teknoloji şirketi Nokia, ancak 17 yıl zarar ettikten sonra kâra geçebilmişti.

• Dünya piyasalarında yarıiletken malzeme fiyatları, arz ve talep koşulları ile stok düzeylerine bağlı olarak sık sık iniş çıkışlar gösterebilir.

• Çip üretimi için deneyimli işgücü bulmak çok zordur.

Bu koşullar özel sektörün çip işine girmesini zorlaştırdığı için neredeyse tüm ülkelerde ilk adımı devlet atıyor. Devletin ekonomiye asgari ölçüde müdahale etmesini savunan ABD’de bile devlet yasa çıkartarak ve yeni nesil teşvikler sağlayıp araştırma enstitüleri kurarak yatırımların yapılmasına sermaye koyuyor.

JAPON MODELİ ÖRNEK ALINABİLİR

Japonya, 80’li yıllarda dünya çip üretiminin yüzde 50’sini gerçekleştirdikten sonra uzun bir kış uykusuna yatarak bu alandaki liderliğini kaybetmişti. Bu oran Japonya’da 2020’de yüzde 15’e kadar geriledi. Japonya, Ağustos 2022’de Latincede “hızlı” anlamına gelen “Rapidus” adı ile yeni bir girişim başlattı. Bu şirket, 5G, kuantum bilgisayarları, sürücüsüz araçlar ve yapay zekâ uygulamaları için gerekli olan 2 nanometrelik çipleri 2027 yılında piyasaya sürmeyi hedefledi. Japonya’nın sekiz büyük şirketinin de ortak olduğu girişimin başlangıç sermayesinin büyük bölümü devlet tarafından karşılandı. Girişimin diğer ortakları ise Toyota, Sony, NEC (elektronik) NTT (Telekom), Kioxia (çip üretimi), Denso (oto yedek parçası, sensörler), MUFG Bank (Japonya’nın en büyük, Türkiye’de de şubesi bulunan bankası) ve Softbank (teknoloji alınanda faaliyet gösteren büyük yatırım bankası) oldu. Daha sonra ABD’nin IBM şirketi ile işbirliği anlaşması imzalandı. Türkiye çip üretiminde Japon modelini örnek alabilir. Bu yatırım için devletin öncülüğünde büyük holdingler ve sermaye grupları, büyük bankalar, beyaz eşya ve otomobil şirketleri ile savunma sanayisi kuruluşlarından oluşan bir konsorsiyum oluşturulabilir. Küçük tasarruf sahipleri de Türkiye’nin bir “teknoloji ülkesi” olmasına katkı sağlayacak bu tür bir yatırıma ilgi gösterebilir.

FİNANSMAN ÇÖZÜMÜ

Çip üretimi için yatırım kararı alınırken devletin ve Türkiye Varlık Fonu’nun gerekli sermayenin en az yüzde 40’ını karşılaması gerekir. Konsorsiyumun diğer ortakları da sermaye oluşumuna katıldıklarında elde edilecek toplam kaynaklar ile 4-5 yıl içinde bir çip fabrikasının üretime başlaması mümkün olabilir.

Geçen yüzyılın 50’li yıllarının başında kurulan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası özel sektör girişimciliğinin güçlenmesine önemli katkılarda bulunmuştu. Yeni dönemde özellikle orta yüksek ve yüksek teknolojik yoğunluğa sahip projeleri bulunan girişimcileri desteklemek için bir İleri Teknoloji Kredi Bankası kurulabilir.

Kurulacak çip tesisinin ve diğer yüksek teknoloji KİT’lerinin (Kamu İktisadi Teşebbüsü) öncekilerden farklı bir örgütlenme ve faaliyet tarzına sahip olması sağlanabilir. Kurulacak yeni nesil teknoloji KİT’lerinin yönetim kuruluna emekli politikacıların seçilmesi ve kurulan fabrikanın, iktidar partisinin elemanları için bir iş bürosu gibi çalışması ise yasal yaptırımlar ve kamuoyunun baskısı ile önlenebilir.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA DESTEĞİ

ABD yönetimi geçen yaz aylarında başlattığı yarı iletken sanayisini canlandırma kampanyasını desteklemek için 2023 yılı içinde üç yeni nesil enstitünün kurulmasını kararlaştırdı. Çip üretimine ilgi duyan veya üretim yapan tüm iş sahiplerinin hatta startup’ların da üye olabildiği bu girişimlerin benzeri Türkiye’de kurulabilir.

40 yıllık bir geçmişe ve deneyime sahip Yarı İletken Teknolojisi Araştırma Laboratuvarı’nın (YİTAL) yeniden yapılandırılarak geliştirilebilir.

Teknoloji yatırımlarındaki odaklanma ve önceliklendirme uygulamalarında ise Güney Kore’nin deneyiminden yararlanmak iyi sonuç verebilir.

ÇİP YATIRIMI ERTELENİRSE NE OLUR

Kaynaklar çip yatırımı yerine, ranta dönük altyapı yatırımlarına yöneltildiğinde şu sorunların ortaya çıkabildiğini gösteriyor:

• Yerli otomotiv ve beyaz eşya şirketlerinin, IP ihtiyaçlarını ithalatla karşılaması maliyetleri yükseltebilir.

• Toplam 75 milyar dolarlık projelerin hayata geçirilmesinin planlandığı savunma sanayisinde aksamalar ortaya çıkabilir

• Cari işlemler dengesi açıkları azaltılamaz.

• Ekonominin ve sanayinin teknolojik yoğunluğunun yükseltilmesi (upgrading) gecikir. Toplam faktör verimliliğini ve milli gelir büyüme oranlarını yükseltmek zorlaşır

ÇİPLERİN KAPASİTELERİ YÜKSELİRKEN FİYATLARI UCUZLADI

Silicon Vadisinde çip üretmini başlatan öncülerinden biri olan Gordon Moore, 1965’te elektronikte ve transistor teknolojisindeki gelişmenin olağanüstü yüksek olan hızını şu tespit ile somutlaştırmıştı: “Chip (yonga) teknolojisindeki gelişmeler, bilgisayarların kapasitesini, maliyet artışı olmadan her 18 ile 24 aylık bir süre içinde, iki katına çıkarır.”

Daha önce Fairchilds şirketinde çalışan ve Intel’in kuruculadından biri olan ve geçen 24 Mart’ta hayatını kaybeden Moore, formüle ettiği yasanın günlük hayatta ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağı konusunda berrak bir vizyona sahipti ve teknolojik gelişmenin sonuçları konusundaki düşüncelerini şöyle açıklamıştı: “Çipler, gelecekte ev bilgisayarları veya bir merkezdeki bilgisayara bağlı terminaller, otomobillerdeki otomatik kontrollar ve kişisel taşınabilir iletişim araçları gibi harika buluşların gerçekleşmesini sağlayabilir.”

Sonraki onyıllarda bu teknolojik öngürü formüle eden kişinin adı ile “Moore Yasası” olarak anıldı. Bu yasa 1965 yılından 2015’ya kadar hep doğrulandı. Bu yasanın hayata geçirilmesi sayesinde her tür ileri elektronik parça, cihaz ve modülün fiyatı sürekli olarak ucuzladı. Kapasite artışı ile ucuzlamanın bir arada gerçekleşmesi, iletişimden genetiğe, çekirdek fiziğinden tıbba, malzeme bilgisinden tarıma kadar her alanı etkiledi. İnternet, akıllı telefonlar ve sosyal medya toplumsal hayatın her alanına damgasını vurdu. Giderek küçülen transistorlar ve çipler, nanoteknoloji, moleküler biyoloji ve yapay zekâ ve benzeri konulardaki gelişmeleri de hızlandırdı. Çiplerin kapasiteleri artarken fiyatlarının düşmesi ise geniş kitlelerin teknolojinin nimetlerinden yararlanmasını mümkün kıldı.

ABD NASIL FASON TUZAĞINA DÜŞTÜ?

1975 sonrasındaki küreselleşme döneminde gelişmiş ülkeler kendi ülkelerindeki yüksek ücret ve maliyet düzeylerinden kaçınmak için yeni yöntemler aradı. Bu yöntemlerden biri de dış ülkelerde fason üretim yapacak şirketler bulmak oldu.

ABD’deki ana şirketin gökdelenlerinde yüksek teknoloji ürününün tasarımı yapılıyor, ticarileştirme rotası çiziliyor ve daha sonra formüller, projenin ayrıntılı üretim planını içeren ozalit kopyalar ve prototip ürün uzaktaki düşük ücret ülkesine gönderiliyordu.

ABD’nin dev teknoloji şirketleri, “offshoring” denen bu denizaşırı yatırım ve üretim yöntemi için Doğu ve Güneydoğu Asya’daki Çin, Malezya, Tayvan ve Tayland gibi “düşük ücret” ülkelerini seçmişti. Bu tür fason üretimde yerli işçilere neredeyse sefalet ücreti düzeyinde ödeme yapılıyordu.

Bu “tatlı kâr” düzenini kuranlar bir süre sonra hiç beklemedikleri tatsız bir sürprizle karşılaştı. Son yılların önemli kadın iktisatçılarından biri olan Diane Coyle bu sürprizin nasıl ortaya çıktığını şöyle açıklamıştı:

Verimli çalışan bir fabrikada planlamacılar ve tasarımcılar, üretim hatalarını düzeltir. Makineler çalışırken, işçiler ve mühendisler verimliliği yükseltecek yenilikler keşfeder. Herhangi bir fabrikada bu çözümler ve yenilikler tasarım ekibine iletilir. Bu geribildirimler sayesinde ürünü inovasyonla geliştirmek mümkün olur. Amerikalıların “know-how”, bizim eski zanaat erbabının “işin püf noktası” diye adlandırdıkları bu değerli ancak kâğıt üzerine geçirilmemiş “örtük” bilgi, yeni icatlara kapı açarken verimliliği ve ürün kalitesini de yükseltir. ABD şirketlerinin ülke dışında kurdukları fabrikalarda ve fason üretim sisteminde, bu çok değerli bilgi birikimi uzaktaki ana şirkete ulaşamadı. Örtük bilgi, fakir ama çalışkan ülkelerin teknik elemanları ve işçilerinin zihinlerinde birikmeye başladı. Güney Kore, Tayvan ve Çin’deki bazı teknoloji şirketleri bir öğrenme sürecinden sonra ana şirketteki kalite düzeyine ulaşan hatta bu düzeyi bazı ürünlerde aşan bir üretim temposu yakaladı. ABD yönetimi 2022 Ağustos’ta açıklanan bir paketle ülke içinde yüksek teknoloji yatırımı yapacak olan girişimcilere cömert teşvikler sundu. Ne var ki kaybedilen örtük üretim bilgisini kısa sürede geri kazanmak kolay bir iş değil. Bunun için önce ülke içinde yeni fabrikaların faaliyete geçmesini ve ürünü geliştirecek üretim bilgisinin zihinlerde birikmesini beklemek gerekiyor.

- İstanbul Sanayi Odası Dergisi’nin Haziran sayısı