Teknolojinin uygulama alanlarına göre yönelimi Teknolojinin uygulama alanlarına göre yönelimi

Teknolojinin uygulama alanlarına göre yönelimi

Teknolojinin uygulama alanlarına göre yönelimi

24/01/2024 13:10

ASELSAN Dergi’nin 118. sayısında dünya ülkelerinin harp sanayiindeki teknolojik yönelimleri ve ASELSAN’ın çalışmaları anlatılıyor: “Teknolojinin Uygulama Alanlarına Göre Yönelimi”
BU HABERİ
PAYLAŞ

Özellikle bölgemizde ve dünyada artarak devam eden sıcak çatışmalar istikrarsızlığa ve güvenlik ortamının günden güne zayıflamasına yol açmaktadır. 2023 kış sonunda başlayan Ukrayna savaşı, küresel çapta çevre, gıda ve enerji krizlerini tetikleyecek bir potansiyel ile devam etmektedir. Daha küçük çapta sıcak çatışmalar veya tehlikeli krizler Güneydoğu Avrupa ve Afrika’da devam ederken, Asya-Pasifik bölgesinde de küresel bir savaşı tetikleyebilecek muhtemel bir sıcak çatışmanın yaklaştığından söz edilmektedir. Bu güvensiz ortamda ülkeler teknolojik yenilikleri yakalamaya, kaynaklarını araştırma ve geliştirmeye odaklayarak, oyun değiştirici olabilecek en son teknolojileri mümkün olduğunca hızlı bir şekilde hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Sahip olunacak çığır açıcı hatta yıkıcı yeni teknolojilerin, savaşın şeklini de değiştirerek sağladığı üstünlükle savaşta sayıca ve kaynaklarıyla daha üstün tehditlere karşı bir offset stratejisi oluşturduğu kabul edilmektedir. Offset stratejisi ile tehditlere karşı caydırıcılık kazanmak ve gerektiğinde tehdidi bertaraf edebilecek teknolojik üstünlüğe dayanan bir askeri güce sahip olmak amaçlanmaktadır.

İkinci Dünya Savaşında radar teknolojisi ve modern komuta kontrol sistemlerinin öncüsü olan hava sahası yönetimi, daha üstün bir hava gücüne karşı İngiltere (Hava) Savaşının kazanılmasını sağlayarak İngiltere’nin işgal edilmesini önlemiştir. Kriptoloji ve uçaksavar mermilerinde uygulanan RF yaklaşma tapası teknolojisi Pasifik Savaşının kazanılmasına yardımcı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı başlangıcında, yenilikçi ve iyi yetişmiş bir insan kaynağına, çığır açıcı teknolojilere sahip olmalarına rağmen teknoloji yönetimi hatalarının da etkisi ile yenilmiş olan ülkeler, değerli bilim adamı ve mühendislerinin paylaşılmasına, yenilikçi projelerinin, ARGE laboratuvarlarının, hatta süpersonik rüzgâr tünellerinin ve sanayi tesislerinin sökülüp götürülmesine şahit olmuşlardır.

Batı Bloğu Soğuk Savaşta konvansiyonel güçlerin sayısal üstünlüğüne karşı taktik nükleer silahları geliştirmiştir (Birinci Offset). Vietnam Savaşı ile birlikte komuta-kontrol sistemlerinin gelişimi ve hassas güdümlü silahların önce Vietnam’da, daha sonra Körfez Savaşında kullanılmaya başlaması İkinci Ofset olarak tanımlanmaktadır. İkinci Offset Doğu Bloğunu kazanamayacağına ikna ederek savaşmadan Soğuk Savaşın kazanılmasını sağlamıştır. Sonucunda, SSCB parçalandı ve Varşova Paktı dağılmıştır.

İkinci bin yılın başında, Rusya ve yükselen güç Çin’e karşı caydırıcılığı korumak amacıyla makine öğrenmesi ve yapay zekâ, insan-makine iş birliği ve ağ destekli otonom silahlar gibi ileri teknolojilere dayanacak Üçüncü Ofset kurgulanmıştır. İlk yirmi yılda sadece Çin değil Türkiye, Kore, Hindistan, İran gibi ülkelerin de bu ve diğer ileri teknolojilerde önemli ilerlemeler kaydettikleri, sivil ve savunma sektöründe çığır açıcı yeniliklere imza atabildikleri görülmüştür. Teknolojilerin yayılmasını önlemek için yapılan gayretler beklenenin aksine, rekabetçi ve yenilikçi çözümlerin bulunmasını sağlamaktadır. Ülkeler kendi başlarına veya uluslararası gruplar oluşturarak yeni teknolojileri elde edebilmek, yeni teknolojileri geliştirerek öncü ve rekabetçi olmak için yarışmaktadır.

ASELSAN ve Türk savunma sanayinin bugün geldiği noktada, kendi silahlı kuvvetlerimize teslim ettiğimiz ve yurt dışına verdiğimiz kara/deniz/ hava platformlarımız daha önce az sayıda ülkenin değerlendirebildiği yeni teknoloji geliştirme fırsatlarını sunmaktadır. Platformlarımıza entegre ettiğimiz komuta kontrol, haberleşme, elektronik harp, seyrüsefer, sensör ve silah sistemlerinin sahada kullanımları ve geri bildirimlerle güvenilirlikleri ve gürbüzlükleri artırmakta, ancak sahada hızlı değişen ihtiyaçlar, acil ve uygun çözümler için yeni teknolojilerin çok kısa zamanda geliştirilmesini ve sahada denenmesini gerekli kılmaktadır.

Türkiye İHA/SİHA üretimi ve ihracatında dünyada önde gelen ülkelerden birisidir. Bu konudaki yetkinliği ile Suriye, Libya, Karabağ ve Ukrayna’da modern savaş strateji ve taktiklerini etkileyecek başarılarda büyük payı olmuştur. İHA/ SİHA üretimini sekteye uğratmak için yapılan müdahaleler bileşenlerde yerli/milli oranının artmasını, elektro optik ile ilgili teknolojilerin ve ürünlerin hemen geliştirilerek sahaya aktarılmasını sağlamıştır. ASELSAN ve diğer savunma sanayii paydaşlarımız uçakla birlikte SİHA’lardan da atılabilen ağırlık, harp başlığı, menzil ve güdüm tekniklerinde göreve uygun çeşitlilikte seçenekler sunan akıllı mühimmat geliştirmiş ve üretmiştir.

Elektro-optik sistemler ile birlikte, İHA/SİHA’larda kullanım şekli ve alanlarını değiştirecek sensör sistemleri geliştirme çalışmaları SAR ve AESA RADAR sistemleri ile devam etmektedir. İleri haberleşme teknolojileri ile yapılacak çalışmalar operasyon konseptlerini değiştirecek, sürü ve çok sayıda İHA/SİHA’nın uçak/deniz ve kara platformlarıyla birlikte işbirlikçi bir ortamda hareket etmesini sağlayacaktır.

İHA/SİHA’ların her biri yeni teknolojilerde özelleşmiş ancak farklı görevlerde kullanılmasını sağlayacak podların geliştirilmesine; elektronik harp, denizaltı savunma (sonobuoy) ve kesintisiz iletişim sağlayan LTE/baz istasyonu podları ile başlanmıştır. Geniş alan/çoklu spektral görüntüleme, güvenilir/hızlı haberleşme ve yapay zekâ-derin öğrenme/platformda işleme gibi yeni teknolojilerin insansız platformlara taşınması için İHA/SİHA’nın görevle birlikte yapılandırılan podların geliştirilmesi önem taşımaktadır.

İnsansız Deniz Araçlarımız (İDA) mevcut sensör ve silah sistemlerimizin entegrasyonu ile birlikte şimdiden küresel savunma sanayii basının ve fuarlarının takip edilen konuları arasına girmiştir. Denizaltı savunma harbi, hava savunma gibi görevler ileri teknoloji ürünü çözümlerinin geliştirilmesini ve entegrasyonunu sağlamaktadır.

ASELSAN verilen birkaç örnek dışında da askeri ve sivil alanda sahada uygulanacak çok sayıda teknolojiyi geliştirmekte ve bu teknolojileri kullanarak yenilikçi ürünler ve sistemler ortaya koymaktadır. ASELSAN kurumsal stratejisinde belirlenen hedefler, odaklanılacak teknolojileri belirlemektedir.

Kadim ve modern savaş taktikleri arasında yer alan aldatma, çok sayı/çok yönlü saldırı teknikleri ile birlikte tehditlerin çeşitliliğinin artması ve tespit/teşhis/tedbir alma sürelerinin kısalması, çok sayıda sensörden akan bilginin insan kabiliyetlerini aşan değerlendirme yükü; yapay zekâ teknolojilerinin, derin öğrenme ve uzakta hemen karar vermeyi sağlayacak otonominin, askeri sahada da devreye girmesini hızlandırmaktadır. Yapay zekanın bazen geliştiren ve kullanan tarafın da beklemediği/istemediği sonuçlara yol açması endişesi ile geliştirme faaliyetlerinin durdurulması veya sınırlandırılması çabaları başlatılsa bile bu tedbirlere tüm tarafların katılımını sağlamanın mümkün olmayacağı da öngörülebilmektedir.

Dijital Dönüşümün, büyük veri, derin öğrenme ve sayısal modelleme ve sayısal ikizler gibi temel öğeleri, savunma sanayii, havacılık ve sivil sektörlerdeki firmaların tasarım, üretim ve test faaliyetlerini daha verimli, daha az maliyetli ve daha kısa süreli hale getirdikleri için hızla yaygınlaşmaktadır.

Savunma sanayii şirketleri sayısal ikizleri karmaşık sistemlerin tasarımı ve simülasyonu, sistemlerin birlikte çalışabilirliğinin gösterilmesi, üretimde otomasyonun artırılması, yaşam döngüsünün ileri safhalarında karşılaşılabilecek bakım gereksinimlerinin erkenden farkına varılması, kullanıcı eğitimi alanlarında kullanarak maliyetlerin düşürülmesini ve ürünlerin/ sistemlerin pazara/hizmete giriş sürelerinin kısaltılmasını sağlamaktadır.

Flying it before you build it – yapmadan önce uçurmak savunma ve havacılık sanayiinin dijital dönüşüm hedefini özetlemektedir. Northrop Grumman firmasının geliştirdiği yeni nesil B-21 Hayalet Bombardıman Uçağı, dijital transformasyonun sayısal mühendislik, bulut bilişim, büyük veri ve sanal gerçeklik/artırılmış gerçeklik gibi araçlarının kullanıldığı bir örnek oluşturmaktadır. 1970’te NASA’nın Apollo-13 için geliştirdiği sayısal ikizle başlayarak, Boeing-Saab firmalarının geliştirdiği ET-7 Red Hawk jet eğitim uçağı, AIRBUS firmasının A330 MRTT projesi çok sözü edilen sayısal ikiz uygulamaları arasında sayılabilmektedir.

ASELSAN’da yürümekte olan SİPER projemizde geliştirme çalışmalarında sistem seviyesinde sayısal ikiz metodu uygulanmaktadır. Hava savunma sistemine her aşamada yeni bileşenlerin sayısal modelleri eklenmekte, sahaya çıkmadan önce atışta hedeflenen sistem performansı laboratuvarda aslına sadık sayısal ikizler üzerinde doğrulanmaktadır. Bu yöntem; sahada karşılaşılabilecek hataların önceden tespit edilerek düzeltilmesini, atış senaryosunun tekrar tekrar simülasyonunun yapılarak sıralı işlemlerin denenmesini ve sahada yapılacak maliyeti yüksek ve uzun süren testlerin azaltılmasını sağlamaktadır. Sahadan ve testlerden elde edilen veriler ile de sayısal ikizlerin gürbüzleştirmesi çalışmaları sürdürülmektedir.

Devam eden savaşta her iki tarafın da yeterli sayıda silah, araç ve mühimmatı sağlayamaması, teknolojik üstünlük kadar üretimin, lojistik ve onarımın önemine işaret etmektedir. Tasarım/geliştirme ve üretim aşamalarını kısaltma, otomasyonu ve kaliteyi artırma, tedarik zinciri yönetimini iyileştirme, kestirimci bakım uygulamalarıyla dijital dönüşümün karlılık ve verimliliği artırılan etkileri görülmeye başlanmaktadır.

- ASELSAN Dergi, Ocak 2024