Türkiye yazılım sektöründe yerlilik ve millilik Türkiye yazılım sektöründe yerlilik ve millilik

Türkiye yazılım sektöründe yerlilik ve millilik

Türkiye yazılım sektöründe yerlilik ve millilik

29/01/2022 10:53

Türkiye, bilişim sektöründe de küresel rekabet ve milli politikalar çerçevesinde sanayileşme ihtiyacı duyuyor
BU HABERİ
PAYLAŞ

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin (BİT) ve bilişim sektörünün gelişimi hızlanmış ve birçok ülkede milli gurur ile özdeşleşmiştir. Ekonomik kalkınma yoluyla toplumsal refaha ulaşmanın önkoşullarından biri küresel rekabetten geçmekte ve milli politikalar çerçevesinde sanayileşme gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Yapılan analizler, ülkemizde bilişim sektörünün 1 birim büyümesinin toplam ekonomiye 1,8 birimlik büyüme katkısında bulunacağını göstermektedir. Bununla birlikte, sektörde yer alan varlıklar ve yürütülen faaliyetlerin sahipliği önemli bir husus olarak karşımıza çıkmakta, yerli ve milli kavramları üzerinden politika geliştirilmesi ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyaca yönelik, bilişim sektöründe yerli ürün ve hizmet kullanımının 2023’e kadar % 50’ye çıkarılması hedeflenmiştir. Bilişim sektörünün GSYH’daki payının 160 milyar dolara, yazılım sektörünün de 50 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir.

Milli Teknoloji Hamlesi ve Açık Kaynak İnisiyatifi

Gerek etkin, etkili ve ekonomik uygulamalar sayesinde tasarruf edilmesi, gerek yeni kabiliyetler geliştirilerek uluslararası pazarlar dâhil yeni ekonomi alanı oluşturulması açısından bilişim sektörünün alt sektörlerinden biri olan yazılım sektörü, ülkenin kalkınmasında ön plana çıkmaktadır. Özgün yazılımlarını geliştiren ve markaya dönüştürebilen ülkeler, uluslararası platformlarda güçlü konuma gelmektedir. Ülke ekonomisi, bağımsızlığı ve güvenliğini etkileyebilecek devlet sırrı, ticari sır, gizli bilgi ve kişisel veri içeren yazılımlar ve diğer stratejik ve kritik yazılımlar üretilerek bu konularda olası tehditlerin ortadan kaldırılması mümkün olmaktadır. Bu motivasyonlarla, ülkeye özgü stratejilerin geliştirilmesi, sektöre uygun ve hızla gelişen teknolojiyle eşgüdüm halinde yasa, düzenleme ve teşviklerin oluşturulması ve kapasite kazandırma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi; sektördeki gelişimin önünü açacaktır.

Milli Teknoloji Hamlesi ve Açık Kaynak Platformu inisiyatifi ile fikrî ve sınai mülkiyet alanında gerekli yasal düzenlemeler hayata geçirilerek açık kaynak kodlamanın yaygınlaştırılması ve yerli açık kaynak çözümlerinin geliştirilmesi, lisanslamadan kaynaklanan kamu ve özel sektör yazılım maliyetlerinin azaltılması, nitelikli yazılım geliştirici sayısının artırılması ile açık kaynak yazılım ürünleri ve bu ürünlerin destek hizmetlerini sunan şirket ve girişimci sayılarının artırılması, kamu yazılım ve bilişim ürünü tedariğinde yerliliği ve açık kaynak kullanımının yaygınlaşmasına yönelik tedarikçi yetkilendirme ve yönetim modeli ile teşvik mekanizmasının geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Benzer şekilde, ülkemizde yerli ve milli yazılım konusunda sağlıklı KOBİ ekosisteminin oluşturulması ve yazılım sektörüne KOBİ’lerin dahiliyetinin artırılması ve güçlendirilmesi için kolaylaştırıcı ortam oluşturulması, yazılım geliştirme alanında paylaşım ekonomisinin oluşturduğu fırsatlardan faydalanılması amaçlarıyla Açık Kaynak ekosisteminin oluşturularak Açık Kaynak Kodlu yazılım teknolojilerinden yararlanılması ve geliştirilmesine yönelik politikalar geliştirilmiştir.

Yerli ve Milli Kavramları

Gerek yurtdışında gerekse ülkemizde yerli ve milli yazılım net olarak tanımlanmamış, bu konuda ortak bir anlayış geliştirilmemiştir. Genel kabullerden yola çıkılarak bu tanımlar oluşturulmuştur. Türk Dil Kurumu’nun (TDK) yayımladığı Güncel Türkçe Sözlük’te; “Yerli”; “Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan” şeklinde tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, bir ürünün yerli kabul edilebilmesi için söz konusu ürünün fikrî ya da sınai haklarına sahip olunmasına gerek bulunmamaktadır. Ürünün sadece bir ülkede üretilmesi, yerli olabilmesi için yeterlidir. Örneğin; Avrupa menşeli bir şirketin ülkemizde ürettiği herhangi bir ürün yerli olarak nitelendirilebilmektedir. “Milli” sözcüğü ise “Milletle ilgili, millete özgü, ulusal” anlamında kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bir ürünün milli olarak kabul edilebilmesi için ülkemize özgü olması, fikrî ya da sınai tüm haklarının ülkemize ait olması gerekmektedir.

Türk Hukukunda Yerli Malı Kavramı

Yerli bilişim ürününün tanımı net olarak yapılmadığından yerli malı kavramı üzerinden bir tanımlama yapılmaktadır. Ülkemiz açısından “yerli” ürünün sözlük anlamı dışında sahip olması gereken bazı nitelikler de bulunmaktadır. Bu çerçevede, “yerli malı” Türk Hukuku’nda düzenlenerek yerli malı belgesine sahip olma kriterleri özel olarak belirtilmiştir. Nitekim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca hazırlanan 2014/35 sayılı Yerli Malı Tebliği’nde belli şartları sağlayan sanayi ürünlerinin yerli malı olarak kabul edileceği düzenlenmiştir. 1 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7033 sayılı Kanun ile de, bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler sanayi işletmesi, sanayi işleri ve sanayici tanımı kapsamına alınarak yazılım sanayi ürünü kapsamına alınmıştır.

Yerli Malı Tebliği’nin “Yerli Malı” başlıklı 4’üncü maddesinde sanayi ürünlerinin yerli malı olarak kabul edilebilmesi için;

• Bakanlık tarafından düzenlenen Sanayi Sicil Belgesine sahip sanayi işletmeleri tarafından üretilmesi ve Sanayi Sicil Belgesindeki “Üretim Konusu” içeriğinde yer alması.

• Tamamen Türkiye’de üretilen veya elde edilen ürünler ile üretim sürecinin önemli aşamalarının ve ekonomik yönden gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemin Türkiye’de yapılmış olması

• Ürünün yerli katkı oranının en az %51 olması.

• Serbest bölgeler mevzuatı ile gümrük mevzuatı göz önünde bulundurularak, yerli malı kriterlerine ilişkin bu Tebliğde yer alan gerekli şartların sağlanması kaydıyla serbest bölgede faaliyet gösteren işletmelerin ürettikleri ürünlerden olması şartları aranmaktadır.

Yerli katkı oranını belirleyen kriterlerin yazılım için; kurumsal kimlik ve sahipliğin (hissedar yapısı) yerli olma durumu, yabancı ortaklı şirketlerde yabancı ortaklara aktarılan pay dağılımı, nitelikli insan kaynağı maliyetleri cinsinden yerli – yabancı dağılımı, Ar-Ge, inovasyon, tasarım maliyetleri cinsinden yerli – yabancı dağılımı, geliştirme ortamı araç lisans maliyetleri cinsinden yerli – yabancı dağılımı, know-how sahipliğinin yerli – yabancı dağılımı, yazılım geliştirmenin önemli aşamalarının ülkemizde yapılma durumu, tasarımın yerli olma durumu, yazılımın fikrî mülkiyet haklarının sahipliğinin yerli olma durumu, yazılım geliştirme ve derleme ayrımında faaliyeti yürütenin yerli olma durumu, yazılım kaynak kodlarından nesne kodlarının üretilebilir olma durumu, yazılım kalitesi ve sürdürülebilir olma durumu, Açık Kaynak yazılım parçası kullanma durumu, Rafta Hazır Ticari Ürün (COTS) haline getirebilme durumu gibi etkenler göz önünde bulundurularak farklılaşmasına ve bu kriterlerin mevzuatla tanımlı hale getirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

Ülkemizde Yabancı Yatırımların Durumu

2012’de yapılan değişiklikle ülkemizde yabancı yatırımın artırılması ve kolaylaştırılması amaçlanarak ülkemizde yabancı uyruklu kişilerin şirket kurabilmesi için yönetim kurulundan en az bir kişinin Türk vatandaşı olması veya ülkemizde ikamet etmesi şartı kaldırılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre yabancılar, ülkemizde her türlü şirketi kurabilme hakkına ve serbestisine sahiptir.

Bu bağlamda, belirlenen kritik alanlar için geçerli olmak üzere yazılım geliştirme konusunda ülkemizin sahip olduğu/olacağı kabiliyetler dikkate alınarak, yabancı şirketlerin konumlarının (özellikle pazarda) ve sağlanacak kolaylıkların yeniden ele alınması gerekmektedir.

Yerli ve Milli Yazılım Konusunda Uygulanabilecek Politikalar ve Ülke Yaklaşımları

Genel olarak yerli ve milli yazılım konusunda farklı ülke örnekleri bulunmaktadır. Bu örnekler değerlendirildiğinde aşağıdaki yaklaşımların benimsendiği görülmektedir.

Kamu yazılımlarının geliştirilmesinde KOBİ’lerin katılımı güvence altına alınmalıdır. Böylelikle bilişim sektörünün işletme büyüklüğü homojenliği korunarak ekosistemin bütüncül olarak gelişmesi ile bilişim sektöründe sağlıklı bir rekabet ortamı sağlanacaktır. Örneğin; Güney Kore’de büyük bilişim şirketleri (Samsung, LG, SK Telekom vb.) aldığı kamu projelerinin % 10’unu KOBİ’lere yaptırmak ve bu alanda KOBİ’lerin kabiliyetini geliştirmek zorundadırlar.

Yazılım sektörünün gelişmesi üst düzey kamu politikası olarak belirlenmeli ve geliştirilen politikalar, regülasyonlarla güvence altına alınmalıdır. Güney Kore’de ulusal ve endüstriyel kazancı artırmanın anahtarı olduğu düşüncesine dayanarak, küresel rekabet gücünde nispeten zayıf olduğu değerlendirilen yerli yazılım endüstrisinin öne çıkartılması amacıyla Bilgi Ekonomisi Bakanlığı tarafından 2010 yılında Yazılım Gücü Olma Stratejisi hazırlanmıştır. KOBİ’lerin kullanımı için ortak yazılım geliştirme çerçevesi ve platformu oluşturularak, kamu yazılımları geliştirmesinde bu çerçeve, zorunlu hale getirilmiştir.

Estonya’da özellikle 2004 yılındaki AB üyeliği ile yenilikçiliği destekleyen kalkınma politikaları benimsenmiştir. Bilişim sektörü, ülkenin stratejik sektörleri arasında tanımlanmış ve orta öğretimden başlayarak bilişim teknolojileri konusunda yetkinlik artırmaya yönelik planlar yapılmıştır. Estonya’da yerli yazılım sektörünün geliştirilmesi amacıyla 2000 yılında 25 yıllık bir ulusal hedef belirlenmiş ve bu yönde uygulamalara başlanmıştır.

İrlanda’da bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması için 2017 yılında 4 yıllık bir program açıklanmıştır. Program, anahtar kamu hizmetlerinin tamamının 2014/18/EC sayılı Avrupa Birliği Kamu İhale Direktifi ile belirlenen rekabetçi müzakere usulü kullanılarak alınmasını ve yerli yazılım geliştiricilerin ayrıcalıklarını içermektedir.

Çin’de yazılım endüstrilerinin geliştirilmesini teşvik etmek ve yerli yazılım şirketlerine destek sağlamak amacıyla bir genelge yayımlanmıştır. Genelgede yazılım geliştirme ortamının iyileştirilmesi, geliştirme kalitesi ve seviyesinin artırılması hedeflerine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Yanı sıra, 2001-2005 dönemini kapsayan 10. Beş Yıllık Planında yazılım sektörü, ekonomik gelişme ve ulusal güvenlik açısından kritik ve stratejik sektör olarak tanımlamıştır. Brezilya’da üretilen yerli yazılımın kullanımına yönelik olarak “milli olanı satın al” (Buy National) politikası da önemli destekleyici araçlardan birisi olarak kabul edilmektedir

Kritik sektörlerin ihtiyaçlarının yerli ve milli ürünlerle karşılanması ve bunlar üzerinde fikrî ve sınai hakların korunması için düzenlemeler yapılmalıdır. Böylelikle yazılım alanında dışa bağımlılığın önüne geçilebilecek, güvenlik tehditleri bertaraf edilebilecektir.

Bilişim sektöründe özel regülasyonları olan Güney Kore, IT Audit standartlarını sektör olgunluk seviyesini dikkate alarak ülkeye özgü prensibiyle geliştirmiştir. Yabancı yatırımcının sektöre girmesi sadece belirli hizmetler / ürünler için mümkündür. Yerli geliştirmede fikrî mülkiyet hakları özellikle takip edilmekte ve bunlara yönelik patent sistemleri bulunmaktadır. 2014 yılında yayımlanan Açık Kaynak Kodlu Yazılım Yenileme Planı ile 2020 yılına kadar açık kaynaklı yazılımlarla Micro-soft işletim sistemi bağımlılığından kurtulmayı hedeflemektedir.

Estonya’da ulusal güvenlik ve milli savunma ile ilgili ürünlere Eston Ürün Uygunluk Kanunu’nun 2’nci maddesi gereğince ayrıcalık tanınmış ve kapsam dışı bırakılmıştır. Bu ayrıcalık ile kamu kurumlarının yerli bilişim güvenlik ürünleri alımıyla ilgili önceliklerinin oluşması sağlanmıştır.

Rusya’da şirketlerin, “yüksek güvenlik riskleri” nedeniyle bazı sektörlerdeki yabancı bilgi teknolojilerini kullanamayacağı belirtilmiş ve yerel olarak geliştirilmiş yazılımların kullanılması için çağrıda bulunulmuştur. Çağrı kapsamında savunma ve enerji sektörü için milli yazılımların kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. 2016 yılında yürürlüğe giren Kanunda, kamu kurumlarının yalnızca yurt içi eşdeğerleri bulunmaması durumunda yabancı yazılım satın alabilecekleri düzenlenmiştir.

Milli dijital kapasite geliştirilmesine yönelik eğitim programları ve rehberlik mekanizmaları yürütülmelidir. Güney Kore’de Korean IT and Policy Asistance Programı ile ulusal kabiliyet geliştirilmekte ve sürekli rehberlik sağlanmaktadır.

Kanada’da Yenilikçilik, Bilim ve Ekonomik Kalkınma Bakanlığı tarafından dijital dönüşüm olarak da adlandırılan girişimcilik faaliyetlerinin öne çıkarılması hedeflenmektedir. Bakanlık desteği ile içlerinde anaokulundan başlayarak ilk[1]öğretim çağındaki öğrencilere sayısal yetenekler ve kodlama öğretmeyi amaçlayan program da dahil olmak üzere yirmiden fazla program uygulanmaktadır.

Hindistan’da hükümetin eğitim politikaları da BT alanında yetenekli işgücünün oluşmasına büyük katkı sağlamıştır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) hükümetin izlediği Ar-Ge politikaları ve üniversitelerde Bilgisayar Bilimleri eğitimlerinin erken dönemde gelişmesi, bu ülkede yazılım sektörünün hızla büyümesinde etkili olmuştur. Yazılımın ulusal güvenlik sistemleri için önem teşkil etmesi motivasyonuyla, ABD hükümeti temel ve uygulamalı yazılım araştırmaları desteğini hayata geçirmiştir.

Yabancı menşeli yazılımlar milli kabiliyetlerle yerlileştirilerek milli kapasite artırılmalı, farklı iş modelleri geliştirilmelidir. Örneğin; Japonya’da küresel firmalar yerel firmalar ile işbirliği yaparak hizmetlerini, kurumsal iş modelini ve kültürünü bilen yerli danışmanlar ve kaynaklar üzerinden verebilmektedir. Yerli bilişim ürünleri ve ihtiyaca göre geliştirilmesi yüksek talep görmekte, yerli üreticiler yerli iş modellerine adapte ve yüksek tecrübe sahibi olmaktadır. Hindistan, dünyanın en büyük yazılım ihracatçılarından biri olup, hem yazılım ürünleri hem yazılım hizmetleri ihracatını yoğun şekilde gerçekleştirmektedir. Yazılım ihracatı, Hindistan’da yerel iştiraklerini kurmuş olan çok uluslu şirketlerin yanı sıra gün geçtikçe sayıları artan ve pek çoğu Hindistan dışına açılıp uluslararası şirketler haline gelmiş olan yerel şirketler tarafından yapılmaktadır. Dolayısıyla büyümede hükümet politikalarının ve gittikçe artan oranda gerçekleşen kamu[1]özel sektör işbirliğinin çok önemli bir etkisi bulunmaktadır.

Yerli ve milli yazılım geliştirmeye yönelik teşvik ve des[1]tekler artırılmalıdır. Örneğin; Estonya’da yerli yazılım ürünlerinin sertifikasyonu ile ilgili destekler mevcuttur. Bununla birlikte bu sertifikaların hiçbiri doğrudan ‘milli ürün’ belgesi olarak tanımlanmamış; ürün geliştirme aşamalarında sadece “yerli ürün” kavramı kullanılmaktadır. Destekler genel olarak yeni girişimci firmalar için vergi avantajları, markalaşma gibi konularda danışmanlık hizmeti şeklindedir. Yazılım ihracatının desteklenmesi ve yazılım ile ilgili hizmet ihracatı yapan firmaların kümeleme yöntemiyle KOBİ’lerle birlikte çalışmalarına olanak sağlayacak yapısal destekler de bulunmaktadır.

İrlanda, son 8-10 yıl içinde önce start-up destekleriyle başlattığı daha sonra ‘High Speed Start-up Funding’ adını verdikleri yenilikçi projeler için destek programıyla, bilişim projelerini henüz fikir aşamasındayken desteklemeye başlamıştır. Yerli yatırımcıları teşvik edecek şekilde bilişim start-up firmalarının özsermaye yatırımlarıyla ilgili vergi avantajları ve ticarileştirme danışmanlığı sağlanmıştır. Yerli yazılım sektörünü yurtdışı rekabete açabilmek amacıyla pazar araştırması yapılması, yurtdışı firmalarla ortak ofis açılması ve ihracatçı geliştirme desteği sağlanması gibi farklı türde destekler sağlanmaktadır.

Yazılım sektöründe yerlileşme teşvik edilirken yabancı yatırımların önünün tamamen kapatılmamasına yönelik yaklaşımlar benimsenerek pazarın dengede tutulması sağlanabilir. Örneğin; Brezilya’da yazılım sektörünün gelişimi incelendiğinde 1970 ve 1980’li yıllarda ülkede ithal ikameci politikaların ve yabancı sermaye kısıtlamalarının belirleyici olduğu ancak bu sınırlamaların ülkeye yönelik teknoloji transferini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. 1991 yılında uygulamaya konulan vergi ve Ar-Ge destekleri ile 2001 yılında getirilen “Yerli Firma ile Ortaklık Şartı” yazılım endüstrisinin ülke içindeki gelişimi desteklenmiştir. Devlet destek ve teşviklerinin yazılım sektörünün belli bir olgunluğa eriştikten sonra başlamış olması gözlenmektedir.

Estonya’da Mayıs 2010’da AB uyumu çerçevesinde yürürlüğe giren Ürün Uygunluk Kanunu ile start-up firmaları desteklenerek yabancı yatırımcılar da ülkeye çekilmeye çalışılmıştır.

SONUÇ

Ülkemiz yazılım sektörüne yönelik geliştirilen politikalar değerlendirildiğinde yerli ve milli kavramları net olarak tanımlanmamış olmakla birlikte, farklı kriterlerin mevcut düzenlemelere dercedilmesiyle söz konusu ihtiyaç karşılanabilecektir. Bu çerçevede, yerli ve milli yazılımın ekonomi ve güvenlik açısından önemi gözetilerek, bu alanda ülkemize özgü politika ve yaklaşımların benimsenmesi ile gerekli yasal düzenleme ve regülasyonların yapılması ekosistem bütünlüğü, yabancı yatırım dengesi gözetilerek kolaylaştırıcı ve teşvik edici bir ortam oluşturularak paydaş kurum ve bireylerin hazır bulunurluluğunu sağlayacak kapasite kazandırma çalışmalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Milli Teknoloji Hamlesi ve Açık Kaynak İnisiyatifi, söz konusu ihtiyaçların önemli ölçüde karşılandığı bir çerçeve sağlamakta olup uluslararası örnekler ekseninde detaylandırıldığında ülkemiz için hedeflenen ekonomik kazanımların edinilmesinin yanı sıra ülke güvenliği konusunda kontrollü bir ortam oluşturulabilecektir.

Kaynak: TÜBİTAK BİLGEM Teknoloji Dergisi