Yıkıcı teknolojiler ve ASELSAN’ın yol haritası Yıkıcı teknolojiler ve ASELSAN’ın yol haritası

Yıkıcı teknolojiler ve ASELSAN’ın yol haritası

Yıkıcı teknolojiler ve ASELSAN’ın yol haritası

31/05/2023 14:30

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın aylık yayın organı Anahtar Dergisi için kaleme aldı: “Yıkıcı Teknolojilere Uyum”
BU HABERİ
PAYLAŞ

Son yıllarda, teknolojideki hızlı gelişmelerle birlikte yıkıcı teknolojiler terimi de hayatımıza girmiştir. Yıkıcı teknolojiler kavramı, mevcut kurallarla sürdürülen işlerin, yeni bilgi tabanları ile günümüz ihtiyaçlarına uygun yapılmasını sağlayan teknolojileri ifade etmektedir.

Yıkıcı teknoloji kavramı ilk olarak 1997 yılında Harvard Üniversitesi’nden Prof. Clayton Christensen tarafından kullanılmıştır. Artan bir ivme gösteren teknolojilerdeki iyileşme/gelişme, mevcut bir ürünün geçmişteki müşterileri tarafından olumlu bulunan değişimlerini kapsamaktadır. Yıkıcı teknolojiler, piyasadaki hâkim ürünleri yok eden, onları ikame eden ürün veya hizmetler olarak da tanımlanmıştır.

Bu doğrultuda günümüzdeki teknolojik değişimlerin çoğunluğu süregelen teknoloji tanımına girmektedir. Yıkıcı teknolojiler aynı zamanda yüksek teknik veya ekonomik performansla, daha önce satılan ve piyasalarda kullanılan mevcut tekniklerin kullanım değerini yok eden, teknolojik, ekonomik ve sosyal değişimler üreten yenilikler olarak değerlendirilmektedir. Başka bir deyişle yıkıcı teknolojiler durağanlıktan ziyade süreklidir (Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürlüğü, 2021).

Yıkıcı teknolojiler kavramı, genel anlamda mevcut kurallarla yürütülen işlerin, yeni bilgi tabanları ile günümüz ihtiyaçlarına uygun şekilde yapılmasını sağlayan teknolojiler olarak bilinmektedir. Bu nedenle günümüzde, hızla değişen şartlarla birlikte yıkıcı teknolojilerin etkisini de fazlasıyla hissetmekteyiz.

Yıkıcı Teknolojiler ve Sanayi

Örneğin McKinsey Global Institue, 2013 yılında yayınladığı verilerde 2025’e kadar toplumları etkileyeceği değerlendirilen potansiyel yıkıcı teknolojileri tek tek sıralamıştır. Buradaki yıkıcı teknolojiler arasında mobil internet, bilişsel işlerin otomasyonu, nesnelerin interneti, bulut teknolojisi, gelişmiş robotik, otonom araçlar, enerji depolama, üç boyutlu yazıcılar, gelişmiş petrol ve doğalgaz arama teknolojileri, yenilenebilir enerji gösterilmiştir (McKinsey Global Institute, 2013).

Görüldüğü gibi yıkıcı teknolojiler arasında sayılan kavramların birçoğu ile son yıllarda tanıştık. Tuşlu telefondan akıllı telefona, röntgenden ultrasona, daktilodan bilgisayara kadar hayatımızın içinde yer alan yıkıcı teknolojilere, doğrudan ve dolaylı şekilde maruz kalmaktayız.

Buradan hareketle mevcut teknolojinin yerini alan yeni gelişmeler de yıkıcı teknolojiler olarak tanımlanabilmektedir. Çünkü yıkıcı teknolojilerin, eski teknolojilere göre daha gelişmiş özellikleri bulunmaktadır. Yıkıcı teknolojiler, daha modern yöntemlerle, iş yapış şekillerini kolaylaştırdığı için kullanıcılar tarafından ister istemez daha çok tercih edilmektedir. Bununla birlikte bazı durumlarda yıkıcı teknolojiler, piyasaları ani bir değişimle etkileyebilmektedir. Hayatımıza giren yeni teknolojilerin, daha önce kullandığımız “geleneksel teknolojileri” tüm süreçleriyle birlikte değiştirdiğine yaşayarak şahit olmaktayız (Weiblen ve Chesbrough, 2015).

2000’li yılların başından itibaren başta teknoloji ve savunma sanayi sektörü olmak üzere önemli gelişmeler kaydeden ülkemizin, değişen şartlar karşısında yıkıcı teknolojiler ve sanayi dönüşümüne ayak uydurması gerekmektedir.

Dünyada ve ülkemizde sürekli iç içe olduğumuz söz konusu teknolojilerin etkisini göz önünde bulundurarak, söz konusu dönüşümün getireceği risklerin yanı sıra yaratacağı fırsatlar için vakit kaybetmeden harekete geçmemiz de bir zorunluluktur.

Bu nedenle savunma sanayinin mihenk taşı şirketlerinden biri olan ASELSAN olarak durmadan, strateji geliştirme ve yol haritası oluşturmak için var gücümüzle çalışmalara devam etmekteyiz.

Türkiye’nin gururu olan ASELSAN gibi savunma sanayi şirketlerimizin bahsettiğimiz teknolojik dönüşümü fırsata çevirmesi de mümkündür. Yıkıcı teknolojilerin kullanıcılar açısından kabullenilmesinin uzun yıllar sürebileceği bilinmektedir. O nedenle özellikle büyük şirketlerin, yeni teknolojiler ve sanayi dönüşümüne göre strateji geliştirmesi ve kurumsal planlamasını oluşturması gerekmektedir.

Ülkemizin en büyük savunma şirketleri arasında yer alan ASELSAN da bu gelişmeler ışığında, sürekli gelişim ve değişim vizyonu çerçevesinde her alanda olduğu gibi yıkıcı teknolojiler ve sanayinin dönüşümü noktasında da önemli gelişmeler kaydetmiştir. Şirketimiz, yaklaşık 10 bin çalışanı ve savunma sanayi alanında faaliyet gösteren KOBİ’leri ile birlikte günümüz dünyasında, teknolojinin gerekleri çerçevesinde sanayi dönüşümüne uyumun sağlanması için çalışmalarını durmaksızın sürdürmektedir.

Yıkıcı Teknoloji İçin Yol Haritası

Çalışmalar kapsamında yıkıcı teknolojiler ve sanayinin dönüşümü noktasında öncelikli stratejilerin belirlenmesi, eylem planlarının hazırlanması ve geleceğe yönelik bir yol haritası oluşturulması önem arz etmektedir.

Bu amaçla ASELSAN’ı geleceğe hazırlayacak olan dijital dönüşüm projelerini, doğru bir stratejiyle bütüncül olarak ele almak için Dijital Dönüşüm Stratejisi ve Yol Haritası Projesi başlatılmıştır. Burada paradoksal ve sistematik açıdan değerlendirilen, merkezine teknolojik gelişmeleri koyan bir metodoloji kullanılmaktadır. Yol haritasındaki projelerle, ASELSAN’ın yıkıcı teknolojiler ve sanayinin dönüşümünü içeren projeler başta olmak üzere, geleceği tasarlaması amaçlanmaktadır. Böylece, önümüzdeki dönemde karşımıza çıkması muhtemel yeni yıkıcı teknolojilerin etkisinin bugünden belirlenmesi ve sanayi dönüşümüne uyum sağlanması hedef olarak belirlenmiştir.

ASELSAN olarak, bir taraftan savunma sanayindeki yerlilik payının arttırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması çalışmalarında ana aktör görevimizi sürdürürken, diğer taraftan teknolojinin gelişmesiyle önümüze çıkabilecek yeni aksiyonlarla ilgili hazırlıklarımızı da yapmaktayız. Özetle yıkıcı teknolojilerin etkilerinin, dijital ekonomi eğilimlerinin ve sanayi dönüşümünün savunma sanayi şirketleri ile Türkiye ekonomisine etkilerini analiz etmek durumundayız.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında yıkıcı teknoloji alanlarındaki projelere desteğinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Program kapsamında, öncelikli sektörlerde desteklenecek ürünler; stratejik öncelik, teknolojik gelişmişlik seviyesi, gelecek potansiyeli, teknolojik gelişime etki seviyesi, cari açığa etkisi gibi kriterlere göre belirlenecek.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın hazırladığı 2022 yılı Faaliyet Raporuna göre geleneksel ürün ve hizmetler; sensörler, nesnelerin interneti, yapay zekâ, robotik, bulut bilişim gibi yıkıcı teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte yerini akıllı ürün ve hizmetlere bırakmaktadır. Yine söz konusu raporda Türkiye’nin bu dönüşümde yıkıcı teknoloji alanlarından en az birinde, dünya lideri pazar payına veya marka değerine sahip en az 23 akıllı ürün çıkarması amacı da yer almaktadır (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2022). Hedefler doğrultusunda savunma sanayi şirketlerinin de yükselen ve yıkıcı teknolojilere yönelik ihtiyaç analizi yapmasına gerek duyulmaktadır.

Bu doğrultuda ASELSAN Stratejik Planı çerçevesinde teknolojik gelişimi güçlendirmek üzere içinde farklı başlıkların da yer aldığı 2023-2027 Teknoloji Yol Haritası ve Yatırım Planı hazırlanmıştır. ASELSAN; çalışmalar kapsamında değişen müşteri beklentilerini, sanayide dönüşümü ve teknolojik değişiklikleri karşılayabilmek amacıyla Ar-Ge faaliyetlerini artırmakta, gerekli altyapı ve teknolojik yatırımları hayata geçirmektedir.

Önceden Planlama ve Analiz

Yıkıcı teknolojilerin sık sık tartışıldığı günümüzde şirketlerin varlığını, gelişmesini ve devamlılığını tehlikeye düşürebilecek risklerin erken tespitinin yanı sıra gerekli önlemlerin alınması amacıyla farklı seviyelerde çalışmalar yapılmaktadır. Tüm şirketlerde yıkıcı teknolojilerin yaratacağı etkilerin ve oluşturacağı fırsatların değerlendirilmesi amacıyla eylem planları hazırlanması da gerekmektedir.

Yıkıcı teknolojilerin yanında, sanayideki dönüşümün beraberinde getirdiği değişime uyum sağlamak ve dijital dönüşüm farkındalığını artırmak için eğitimler ve etkinlikler de düzenlenmelidir. Şirketlerin yıkıcı teknolojilere ayak uydurabilmesi ve sanayi dönüşümüne uyum sağlayabilmesi için bu alanı yakından takip etmesi artık bir zorunluluktur.

Sanayi dönüşümü konusunda kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz doğrultusunda çok geniş bir paydaş kitlesiyle birlikte iş stratejileri, risk ve fırsatlar üzerinde çalışılmaktadır. Yıkıcı teknolojiler ve sanayi dönüşümünün sadece ASELSAN’da değil, müşterilerimiz, yatırımcılarımız, tedarikçilerimiz ile birlikte, güçlü şekilde ilerlenmesi gereken uzun bir yol olduğu değerlendirilmektedir. Kurulduğu günden bugüne yüzlerce savunma sanayi şirketine mihmandarlık eden ASELSAN, ülkemizin sanayi dönüşümü yolculuğuna değer katacak yeni çalışmalara hız kaybetmeden imza atmaya devam edecektir.