İlk yerli sivil eğitim uçağının hikâyesi İlk yerli sivil eğitim uçağının hikâyesi

İlk yerli sivil eğitim uçağının hikâyesi

İlk yerli sivil eğitim uçağının hikâyesi

10/11/2022 10:40

UÇAKSAN, ilk yerli sivil eğitim uçağını yıl sonuna kadar gökyüzü ile buluşturmayı hedefliyor
BU HABERİ
PAYLAŞ

UÇAKSAN’ın CEO’su Emre Balcı, ilk yerli sivil eğitim uçağının hikayesini BTSO Ekonomi’ye anlattı:
 
İSPARK Bilişim Sanayii’nin kurucusuyum. 2009 yılında faaliyete başladım. Şirketimi kurmadan önce farklı şirketlerde yazılımcı ve yönetici pozisyonunda çalıştım. 2009 yılındaki kriz dönemini fırsata çevirerek Bursa’da faaliyet gösteren yazılım şirketimi kurdum. Çalışmalarımızı hızlandırarak şirketimizi büyüttük ve TEKNOPARK’ta faaliyetlerimize devam ettik. Yurtiçi ve yurtdışında yazılım ile alakalı çok sayıda proje geliştirdik. 2018 yılı itibariyle farklı alanlara girmeye başladık. Bunlardan biri de havacılık alanıydı. Daha öncesinde simülatör projelendirerek bu işe başlamıştım. F35 ve benzeri uçakların kullanımı için yapılmış bir simülatördü. Bir anda bir ışık patladı ve 2018 yılı itibariyle gerçeğini yapmaya karar verdik. Türkiye’de sivil alanda hiçbir uçak yoktu. Biraz da girişimci ruhum ortaya çıktı ve “Bunu ben neden yapmıyorum?’ dedim. Yerli ve yabancı uçak mühendislerinden oluşan ekibimizi kurduk. Eğitim uçağı projesine başladık. Bu bir hayal ile yapılacak bir iş. Hemen ürünü üretip, 1 yıl içinde satışa sunacağınız bir iş değil. Eğer böyle olsaydı, tüm ülkeler bu işin içinde olurdu. Dünyada uçak yapan ülke sayısı toplamda 15-20 arasında var ya da yoktur. Çoğu daha ülke bu teknolojiye henüz erişemedi. Bu tarz bir hava aracı projesi benim hayalimde hep vardı. Simülatörle başladığım bu işe 2018 yılı itibarıyla tamamen girmiş oldum.

‘ÜLKEMİZE ÜRETİM KABİLİYETİNİ KAZANDIRDIK’
İlk ürünümüz bir İHA’ydı. Onun öncesinde bir kargo İHA’sı tasarladık ve uçmaya başladı. İlk tasarım uçuşlarını da gerçekleştirdik. Pandemi döneminde fabrika olarak Covid-19’a yakalanınca çok zorlu zamanlar geçirdik. Havacılık alanında yüksek teknoloji üzerine çalıştığımız için maalesef Türkiye’de personel bulma noktasında ciddi sıkıntılar yaşadık. Sonuç olarak uçağımızı belli bir noktaya getirdik. Lansmanını gerçekleştirdik ve uçuşa 1-2 ayı kaldı. Kısmetse sertifikasyonunu da tamamladıktan sonra uçağımız artık satışa hazır hale gelecek. Son dönemde ortaya çıkan İHa’lar, SİHA’lar yaşanan bürokratik engeller, çok fazla bahsedilen sıkıntıların birçoğunu bizde yaşıyoruz. Bu devlet için de, herkes için de yeni bir kültür. Ancak biz bu kültürü ülkemize getirdik ve artık uçak yapabilme yeteneğine sahibiz. En son 1950’lerde yapılmış uçaklar ve sonrasında kimse yapmadığı için unutulmuştu. Biz bir şekilde ülkemize yine uçak yapabilme kabiliyeti kazandırdık. Bu uçak bizim için aslında başlangıç. Bundan sonrası için bizim hedefimiz çok daha büyük uçaklar elde edebilmek. Bu da kesinlikle tecrübe ile elde edilen bir iş. ‘Korkma’ ile başladık ve korkmadık da. Bu dönem gerçekten bizim için çok zor bir dönemdi. Sonuç olarak bir KOBİ’yiz. Uçak dediğiniz çok ütopik bir olay. Uçan bir cisim tasarlıyorsunuz. Bunun sadece bir alanı da yok. Aeorodinamik, uçak mühendisliği, elektronik mühendisliği, mekanik ve enerji gibi birbirinden farklı alanları var. Uçan bir şeyi üstelik içinde insan varsa tasarlamak çok zor bir şeydir. Havacılıkta sıfır tolerans gerekiyor yani hatasız olmanız gerekiyor. Arabada ufak bir tolerans kaybı yolda kalmanıza neden olur ancak bizim en ufak hatamız uçağın düşmesine sebep olur. Bu yüzden bu kültürün kazandırılması zordu. İnsanlarımız yeni yeni bu işleri öğrenmeye başladı. Bu projeleri sadece Türkiye için yapmıyoruz. Biz bunları dünyanın tamamına satmak istiyoruz, aslında hedefimiz bu. Bu nedenle 3-5 yıllık plan yapmıyoruz. Bizimle başlayacak belki bizden sonraki nesiller bu işi devam ettirecek. Bu benim için para kazandıran bir proje değil vizyon projesi.

‘REKABET ALANINDA HİÇBİR KORKUMUZ YOK’
Uçaklarımızı karbon kompozit dediğimiz yüksek kaliteli malzemelerden üretiyoruz. Çok fazla metal kullanmıyoruz. Artık metalin yerini alan hafiflik konusunda önemli olan parçalar kullanmaya başladık. Elektrik sistemleri de yine aynı şekilde üst düzey sistemlerdir. Manuel ve analog sistemler yerine tamamen dijital ve bilgisayar kontrollü sistemler kullanıldı. Uçaklarımızda motor ve aviyonik harici tamamının tasarım parçalarının tamamı bizim tarafımızdan yapıldı. Yine elektronik sistemlerin dizaynları ve tasarımları da bizim tarafımızdan yapıldı. Bu nedenle baktığımızda birçok uçakla rekabet edebilecek seviyede hatta birçoğundan daha iyi bir seviyede bir uçak yaptık. Bunun haricinde diğer uçaklara göre içi daha geniş, daha büyük ve hafif bir uçak. Bu da geliştirdiğimiz teknolojilerden kaynaklanıyor. O yüzden rekabet konusunda bu alanda hiçbir korkumuz yok. Yeter ki sıkıntılar yaşamayalım.

‘HEDEFİMİZ YILBAŞINDAN ÖNCE UÇUŞUNU SAĞLAMAK’
Uçak şu anda 2 kişilik eğitim uçağı olarak tasarlandı. Ortalama 11-12 metrelik kanat genişliğine sahip. Tamamen elektronik sistemlerden aviyonikleri oluşuyor. Bunun yanında 800 kilometrelik bir menzili var. 100 litrelik benzinle çalışabiliyor uçağımız. 15 beygirlik bir motor gücüne sahip. Turbo şarj dediğimiz bir turbo motor bunun haricinde tamamen kompozitten oluşan bir sistem. Oto pilotu mevcut rotayla havadayken kendi de uçabiliyor. Bu projede ilk başladığı zamanlarda ortalama 30 kişilik bir personelle, şu an için 10 kişilik personelimiz var. Hedefimiz yılbaşından önce uçağımızın uçuşunu sağlamak. Bu projeyi Emre Balcı yapmadı, bu projeyi UÇAKSAN yaptı. Yani bu, bana mal edilecek bir proje değil. Zaten benim hedefim de o. İkinci bir Vecihi Hürkuş Türkiye’ye de gelmez. O dönemdeki şartlar çok daha zormuş. Biz biraz daha rahat hareket edebiliyoruz. Ancak benim hedefim çok daha farklı ve büyük projelerde UÇAKSAN’ın yer alması…

‘BTSO, KÜMELENMELERLE FİRMALARI BİRLEŞTİRİYOR’
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın aynı zamanda havacılık kümelenmesindeyiz. Bu, iyi bir şey firmamız için. Bu tarz şirketlerin alt üstlenicilerinin de oluşması gerekiyor. Yani bizim artık parçaları yurt dışından değil, tamamını yurt içinden temin etmemiz gerekiyor. BTSO; kümelenmelerle, o alanda çalışacak firmaları birleştiriyor. Bu, bizim için rekabet olmuyor aslında bu parçaları yapabilecek kapasitedeki firmaların beraber hareket edebilmesini sağlıyor. Aslında sadece bizim için geçerli değil, şu an bulunduğumuz rekabet avantajını da kullanarak dünyadaki havacılık sektöründeki çoğu parçayı Türkiye’de üretebilir hale geleceğiz. Sadece parça değil uçak vb. İHA’ların kendileri dahil tüm parçalarını yapabilir hale geliyoruz. Bizim için çok çok iyi bir şey. Beraber hareket edebilme kabiliyeti çok önemli bir olay. Benim için çok ekstrem bir geçiş oldu aslında. Yazılım ile başlayıp uçak üretmek, çok değişik bir durum. Herkesin de şaşırdığı nokta bu aslında. Ben havacılık ya da uçak kökenli değilim, yazılım kökenliyim. Bir anda uçağın yapılmasını insanlar öncelikli olarak garipsiyor. Bu, benim hedeflerim ile alakalıydı. Hedeflediklerimizin tamamına ulaşmadık, bu bir başlangıç projesiydi. Bizim hedefimiz bir dünya markası ve şirket olmak. Şu anda faaliyetlerimizi Bursa’da yürütüyoruz ancak UÇAKSAN, çok kısa bir zamanda tüm dünyaya uçak satan bir şirket haline gelecek. Küçük uçak pazarında ve ilerleyen zamanda yolcu uçakları pazarına da girmiş olacağız.

‘FABRİKAYI BURSA’DA KURMAYI PLANLIYORUZ’
Baktığınızda Türkiye’de bırakın uçağı parçası dahi yapılmamış. Genelde sipariş üzerine geliyor tasarımları hazır oluyor ve sizden sadece parça tasarımı istiyorlar. Biz öyle bir alan girdik ki uçağı tasarlayıp üreteceğiz hedefi belirledik. Türkiye’de sivil alanda yapılmamış bir çalışma. Biliyorsunuz TÜSAŞ uzun süren bir ‘Hürkuş’ projesi yaptı. Bu projeyi kurumlarla paylaşmaya başladık. Neler yapabileceğimize bakmaya başladık ancak inandıramadık. Uçak dediğimizde bizi dinliyorlardı ancak çoğu yerden destek alamadığımız için sıkıntı yaşadık, inandıramadık. Uçağımızı gördükten sonra herkes bize inanmaya başladı. Bu öğretilmiş çaresizlikle ilgili bir durum. İnsanlar projenin yapılamayacağını düşünüyorlar. Ben yine söylüyorum. Belli disiplin içerisinde ve belli yeterlilikte bir ekiple çok daha büyük uçaklar yapılabilir. İşin içinde AR-GE var, deneme-yanılma var, hatta para kaybetmek var. Bu, insanlar için zor bir iş. Baktığınız zaman ticari açıdan da hiç mantıklı değil. Eğer bir aksilik olmazsa uçak fabrikasını da Bursa’da kurmayı planlıyoruz.